Ormanda bir dolu ağaç varmış…Ağaçlar aralarında konuşurlarmış.
Kiraz ağacı,
“Beni eğimli ve yamaçlı yerlere yerleştirmeyin!Ben soğuktan hoşlanırım. Beni yüksek yerlere ekin !” demiş…
Çam ağacı gülmüş kiraz ağacını dinleyince;
“Kış gelince bile ben ayakta kalırım da… Geri kalan zamanda bana iyi bakın!Güneş ışığını benden uzak tutarsanız; benim ayaklarım donar, ölür (köklerim)
Kavak ağacı ;
“Ay !” demiş .”Bana su lazım…Bana düz alan bulun, kaygan yerleri sevmem!”
“ Ben çok sıcak sevmem!” demiş elma ağacı lafa girerek…”Ilık olmalı benim için…”
“Amma da naziksiniz !” demiş ceviz ağacı …
“-25’ten + 38 dereceye kadar dayanırım…”
“Ortalık virüs kaynıyor. Bana bulaşırsa ben ölürüm!” demiş mandalina ağacı…
“Ben çabuk hastalık kaparım…”
“Olgunluk dönemim 20 yılı bulur. Ama 35-150 yıl arası yaşar meyvelerimden inanılmaz bir sıvı sunarım. Ama canım ister, bir yıl veririm, canım ister vermem” demiş Ege kızı Zeytin ağacı…
Çınar ağacı hepsini dikkate dinleyip, güçlü sesiyle :
“Hele bir toplanın bakalım etrafıma !” demiş.
Hepimizin bir ömrü var….
Güçlü ve zayıf yönleri de…
İsteklerimizin sınırı yok….
Büyük fırtına çıkınca kim, kime destek olacak?
O zaman ne su kalacak, ne de güneş…
Planınız nedir?
Geçen gün sohbet ettiğim iş dünyasından bir arkadaşıma aynen şunu söyledim.
İş hayatı, ağacı görenlerle dolu.Oysa ormanda yangın çıkınca geriye sadece bir takım ağaçlar kalacak…
İşte bu yüzden;
Ormanı görmek lazım…
Ağacı değil….
Önerile Eğitimler: NLP ile kişisel liderlik, duygusal zeka, sosyal zeka