
Erkekler Neden Dinlemez, Kadınlar Neden Harita Okuyamaz adlı kitap, iki cinsin aşk, seks, ilişkiler ve iş hayatına ne kadar farklı baktıklarını bilimsel olarak açıklıyor.
Fiona: Selam canım hoşgeldin. Günün nasıl geçti? Mike: İyi. Fiona: Brian bana Peter Gosper ile yapacağınız şu büyük anlaşmanın sonuçlanacağını söylemişti. Nasıldı? Mike: İyi. Fiona: Buna sevindim. Adam çok zor bir müşteri olabilir. Sence tavsiyelerinize uyacak mı?
Mike: Evet. Size de bu diyalog tanıdık geliyor mu? Neredeyse hep kadın konuşuyor, erkekse tek kelimelik cevaplarla diyalogu bitiriyor değil mi? Kadın ve erkek yüzyıllardır birbirini anlamamaktan yakınır. Erkekler, kadınların çok konuşmasını, kadınlar da erkeklerin hiç dinlememesini anlayamaz. İşte Erkekler Neden Dinlemez, Kadınlar Neden Harita Okuyamaz tam da bu tarz soruların cevabını vermek üzere hazırlanmış bir kaynak kitap aslında… Allan ve Barbara Pease, Avustralya’da yaşayan kişisel gelişim uzmanı bir çift. Kitabı hazırlamaları tam üç yıl sürmüş ve bu sırada Amerika ve İngiltere’de yapılan arastırma sonuçlarından da faydalanmışlar.
NEDEN HORMONLARDA
Kitap, özünde kadın ve erkek beyninin farklı çalışmasından kaynaklanan bazı davranışsal özellik ve yeteneklerimizin neler olduğunu ve bunu tetikleyen kimyasal hormonlardan bahsediyor. Hangi kültürlerden olursa olsun çiftler, tutum ve davranışları, inançları konusunda tartışıyor. Peki, kadınlar ve erkekler ne istiyor?
“Kadınlar erkekleri duyarsız ve şefkatsiz oldukları, dinlemeyi bilmedikleri, az konuştukları, sevgilerini göstermedikleri, kendilerini ilişkiye adamadıkları, sevişmek değil seks yapmak istedikleri ve klozetin kapağını kapatmayı unuttukları için eleştirirler.
Erkekler de kadınları kötü araba kullandıkları, trafik işaretlerini doğru dürüst bilmedikleri, harita okuyamadıkları, yön duyguları olmadığı, gereksiz yere çok konuştukları, sevişmeyi başlatmadıkları, klozetin kapağını kaldırmayı unuttukları için eleştirmekten çekinmezler.”
Kitap, bazı meslek gruplarında kadınların hala yeterince aktif olmamalarının nedeninin, yıllarca kadınlara iş dünyasında eşit şanslar verilmemesinden kaynaklandığına dair süren tartışmalara da aslında netlik kazandırıyor.
Antropologların görüşlerine göre erkek beyni avlanmak, avına odaklanmak ve eve yemek getirmek, ailesini korumak üzerine programlanmış. Oysa kadın mağarada çocuklara bakacak, yemek pişirecek ve yuvasını koruyacaktır. Bu nedenlerle de erkekler, fiziksel olarak kadınlardan daha uzun boylu ve güçlü olacak şekilde gelişirken, beyinleri onların görevlerini yerine getirecek şekilde değişim kaydetmiştir.
KADINLAR ANLAYIŞLIDIR
İki cins, bilgiyi farklı şekilde işlemektedir. Bir kadın, başka bir kadının üzgün ya da kırgın olduğunu hemen anlar. Bir erkek ise genellikle fiziksel olarak gözyaşlarıyla, öfke nöbetleriyle karşılaşmadan ya da suratına bir tokat yemeden neler olup bittiği hakkında en ufak bir fikre sahip olamaz.
Çünkü birçok dişi memelide olduğu gibi kadınlar da erkeklere oranla daha fazla duyusal yetiyle donatılmış. Çocuklarına bakıp yuvalarını korudukları için diğer insanlardaki ani tavır ve tutum değişikliklerini fark etmek zorunda kalmış ve bu yetilerini geliştirmişlerdir. ‘Kadın içgüdüsü’ denilen şey, aslında kadınların detayları görebilme özelliğidir.
Kadınlar daha geniş bir çevresel görüş açısına sahiptir, erkekler ise uzağı daha iyi görür. Bu yüzden erkekler, gece daha iyi araba kullanır. Çünkü karanlık bir yolda daha uzağa odaklanabilmek önemlidir.
Kadınlar, daha hızlı ve detaylı konuşabilir. Zira erkekler konuşurken beyinlerinin sadece sol tarafını kullanırken kadınlar her iki tarafı da kullanabilir. Beynin sağ ve sol yarım küreleri ‘korpus kallosum‘adı verilen sinir lifleriyle birbirine bağlanır. Ostrojen hormonu da bu iki küre arasındaki bağlantıyı daha iyi harekete geçirmeye yarar. Ve işte bu yüzden erkekler aynı anda birçok işi yapamaz. Ve telefon çaldığında genel olarak televizyonun sesini kısarlar ve yol sorarken radyoyu kapatırlar.
Bu durumda kadın, detaya daha yatkındır. Bu yatkınlık kadının beş duyusunu daha iyi geliştirmesine olanak verdiğinden beden dili okumasını da kolaylaştırır. Aslında sadece bu özelliği bile kadınların neden satış, pazarlama, müşteri ilişkileri gibi detay gerektiren mesleklerde daha başarılı olduklarını ortaya koyuyor.
Kadınlar, erkeklerin kafasının matematiğe daha iyi çalıştığını, bizden daha iyi araba kullandıklarını veya pilotluk, mimarlık gibi üç boyutu görmeyi gerektiren birçok meslekte sayıca bizden daha fazla olduklarını kabullenmek istemez.
Erkek arkadaşım bana “Ben işimle evliyim,” dediğinde, çıldırmıştım. Oysa artık erkeklerin işleri iyi gitmediğinde ilişkilerini yürütemediklerini, kadınların ise ilişkisi iyi gitmediğinde işine konsantre olamadığını biliyorum. Erkekler, “İyiyim,” diyorlarsa onlara inanıyorum. Zira onlar detay vermeyi sevmez.
Veya “Arabayı bırak ben park edeyim,” dediklerinde de bunu “Sen yapamazsın,”şeklinde bir hakaret olarak almayıp, erkeğin beyninin sorun çözme ihtiyacını karşıladığımı hatırlamak gerekiyor.
Bu kitap aşka, sekse, ilişkilere, işimize ne kadar farklı baktığımızı da bilimsel olarak açıklıyor. Belki de tüm sorun; kadın ve erkekler olarak rollerimizin karışmasından kaynaklanıyordur. Bu kitabı okuyunca, tabiatın düzenine el atmamızın önemli bir bedelinin de ilişkilerimiz olduğunun farkına varıyoruz. Bakalım siz ne düşüneceksiniz?