Doğru Söyleyeni Neden Dokuz Köyden Kovarlar?
TV 8’de yayınlanan Survivor Yarışması’nı seyrediyor musunuz? Sanırım eğitmen alışkanlığıyla ben yarışma programlarına bayılırım. Zira yarışmalar, insanların bilinçaltı mekanizmalarını, korkularını ve içgüdülerini gözlemlemek için büyük fırsatlar sunar.
Yalan söyleyenleri nasıl anlarız diye sormuştu danışmanlık yaptığım bir firmada patron. Çok zor dedim. Ama insanlar neden yalan söylerler tanımlayabilirim.
Bu bir buzdağı gibidir bence. Altında korkular, özgüven eksikliği, kaygı ve endişeler, insani güdülerimiz saklıdır. Survivor Yarışması menşei Amerika olan ve Acun Ilıcalı tarafından Türkiye’ye uyarlanan sıra dışı bir yarışma. Zor koşullar altında hepimizin nasıl da farklı davranışlar gösterebileceğine iyi bir örnek.
Bu yarışmada; doğru söylemekle, patavatsız davranmak arasındaki farkı net bir şekilde gözlemlediğim için yazıma konu ettim. Ve Doğrucu Davut olmanın prim yaptığı programlarda bile seyirci takdiri için ne denli ince bir çizgi olduğunu fark ettim.
Yarışmada yer alan iki takımdan (Gönüllüler ve Ünlüler Takımları) dokunulmazlık yarışmasını kaybeden takım; kendi içinde gitmesini istediği kişiyi seçiyor. Bu takımdaki oyuncular daha sonra seyirciler tarafından verilen desteği ortaya koyan SMS mesajları alıyorlar. En yüksek SMS adedi alan oyuncu; takımın seçtiği oyuncunun karşısına, onunla rekabet edecek bir oyuncu seçme hakkına sahip oluyor. Bu noktadan sonra en az destek mesajı alan oyuncu gidiyor. İşin en ilginç yanı da burada gerçekleşti aslında. Zira en çok oyu alan ve geçen yılın şampiyonu Turabi, takımın seçtiği Duygu’ya karşı, Hilmicem’i seçti. Üstelik Hilmicem yarışmadaki en kadim dostuydu. Ancak Hilmicem’in Duygu’ya göre yüksek oy almış olma ihtimali yüksekti, ama bu henüz kesinleşmiş değildi. Sözün kısası takım Duygu’yu elemeye o denli kararlıydı ki bu denli büyük bir riski bile göze aldı. Zira eğer Hilmicem’in oyu, Duygu’dan az çıksaydı; Hilmicem, bir nevi kim vurduya gidecekti.
Ama öyle olmadı ve Duygu gitti. Peki takım neden Duygu’yu seçti?
Kendi gözlemlerimi aktarmak istiyorum bu konuda.
- Duygu’nun yarışmaya başladığı andan itibaren kendi doğrularını ifade ediş tarzı
- Stres yönetiminde yaşadığı sıkıntılar ve bunun takım başarısına olan olumsuz etkisi
- Yaşadığı olumsuz ve zor durumlarla başa çıkma tarzı
- Ve tüm bunların takım çalışması ve iletişimine olumsuz etkisi.
Survivor gibi zor koşullar altında yaşayan kişilerin psikolojilerinin bozulması ve normalden farklı davranışlar göstermesi elbette anlaşılır bir şey. Ancak maalesef günümüz iş hayatı da büyük ölçüde bu zor koşulları kendi içinde barındırıyor ve hayatta kalmak kolay değil. Bu nedenle, doğru söylemek dediğimiz kavramla ilgili bilmemiz gereken birkaç unsur olduğuna inanıyorum.
Her şey nereden baktığınla
Nasıl baktığınla
- · Nasıl ifade ettiğin veya ifade etmeyi tercih ettiğinle
- · Etrafında yarattığın etkiyle ilgili.
Survivor’da geçen yılın şampiyonu Turabi’nin program boyunca verdiği mesajlar ve ardından SMS oylamasıyla birinci seçilerek en iyi Doğrucu Davut olması ya da Duygu’nun da oylama sonucu gitmesine sebep olan da bu. Turabi yaptıklarını kendi kişisel değerleriyle net bir şekilde örtüştürdü.
“Ben perfomansı kötü olanları değil, bana uzak olanları elerim.”
Bir nevi hayat görüşüm, alışkanlıklarım, inanç ve değerlerim dedi mesajlarında. Duygu ise bu konuda çelişkili ve sadece kazanmayı hedef alan mesajlar verdi. Başarıya giden her yol mubahtır misali…
Ve SMS oylamalarında Türk Halkı bu ince çizgiyi fark etti.
Bizlerin iş hayatında var olup, yok olmamıza sebep olan da aslında bu ince çizgide gizli.
Neyi, neden yapıyorsun?
Profesyonel hayatta bu 9 köy meselesinde sorulması gerekenler bence:
- Köy nerede ve orada kimler yaşar?
- · Yaşayanların inanç, değer ve ihtiyaçları neler?
- · O köy, kasaba olmak istiyor mu ya da olmaya hazır mı?
- · Senin bu köydeki varlık sebebin ve bu köye katkın ne?
- Köy halkı senin hakkında ne düşünüyor, neye inanıyor ve seninle ilgili ne hissediyor?
Her şeyden önemlisi buna değer mi?
Doğruyu söyleme sebebimiz değerlerimizle ilgiliyse sorun yok. (Dürüstlük, adalet vb)
Ama hırslarımızla ilgiliyse köylerden kovulmamız normal değil mi?
Ne dersiniz?
Yazar: Başak Tecer / Harvard Business Review Türkiye
Önerilen Eğitimler: iletişim ve ilişki yönetimi, etkin geribildirim verme ve alma, kurumiçi iletişim ve geribildirim, ik ve stratejik iç iletişim, yönetimde duygusal zeka