
İlk adım özne siz değilsiniz. Özne çocuğunuz. Tam da bu nedenle mesleği o seçecek ve biz ancak yol arkadaşı olabiliriz. Peki bu adım ne zaman atılır? Kaç yaşındayken? Aslında çocukluk yaşlarından itibaren mesleğin temelleri şekillenmeye başlar. Ancak liseye geçiş dönemi bu konuda kritiktir. Türkiye TEOG isimli ve çocukları ergenlik döneminde bunalıma sokan bir yarışı içinde.Evlatları 13 ya da 14 yaş civarında olan ebeveynler bilir. Türkiye sözde Akademik başarıyı tetikleyen ve aynı seviyede çocukları aynı okullarda toplamaya çalışan (ne demekse?) bir sistemle boğuşuyor. İşte tam da bu yüzden okul tercihlerinde bilinçli olmak daha da elzem hale geldi.
Küçükken ne olmak isterdiniz? Bir düşünün. Futbolcu mu, astronot mu, bilim adamı mı? İtfaiyeci mi? Adı her ne olursa olsun aslında içimizde belki de genetik kodumuzda gizli bir ihtiyaç vardır: Kendini ifade etme ihtiyacı… Çocuklarımıza meslek seçiminde yol arkadaşlığı edebilmek adına bir ebeveyn ve bir eğitmen olarak nacizane sizlerle birkaç önerimi paylaşmak isterim.
1- Tutkuyu keşfedin.
Evladınız neyi sizin teşvik ya da zorlamanız olmadan saatlerce ve günlerce yapmaktan zevk alır?” Bilgisayar oyunu oynuyor benimki Başak Hanım. Bunda nasıl bir tutku olabilir ki?” demişti bir hanım bir eğitimde. Peki “ hangi oyunu?” diye sordum. “Bilmem” dedi. “Bilin o zaman” dedim. Hangi pc oyunu onu günlerce ekrana bağlıyor mesela? 25 yaşındaki yeğenim bilgisayarda oyunla tanıştığında 11 yaşındaydı. Babasının işi buydu ve bir mağazası vardı. Play Station’ın başından saatlerce kalkmazdı. Bu hayatının dönüm noktası oldu. Zira bu noktadan sonra tutkularını bilgisayar oyunlarında yaşamaya başladı. Yeğenim İktisat okuyor. Ve hala deli bir bilgisayar oyunu tutkunu ve uzman. Sende bu bağlılığı yaratan ne diye sorduğumda “keşfetmek” arzusu dedi. Neyi dedim? “Bilinmeyeni” dedi mesela. Onun bu bilinmeyen merakı kendisini akademisyen olma yolunda hızla yürütmeye devam ediyor. Çocuğunuzun neye tutkusu olduğunu onunla oyun oynarken, sohbet ederken, tatil yaparken onları gözlemleyerek fark edebilirsiniz.
2-Nasıl öğreniyor?
Kızım Nirvana’nın 3’lü yaşlarından itibaren oynamayı en çok sevdiği şey oyun hamurlarıydı. Onlarla yemek pişirir, pasta filan yapar, sonra gelir bize ikram eder ve nasıl olmuş diye sorardı. Hamurlardan yemek yapmakla kalmaz bir de onları koklar ya da tatmaya çalışırdı.. Aslında o her şeyi koklardı algılamak için…Zaman içinde kızımın bir şeyi ancak gördüğünde anladığını ve görsellik olmadan öğrenemediğini fark ettim. Bir şeye elma demekle elmayı göstermek arasında büyük fark olduğunu mesela. Ya da öğrenirken maddenin üç halinde suyu kaynatıp buhar olduğunu ve görerek gaz hali dediğini ya da suyu buzluğa koyup katı hal dediğimizi…. Bunda ne var diyebilirsiniz. Ancak kızım bunu görmeden ve hissetmeden anlamadı dersleri. Küçüklükten itibaren oynadığımız oyunlar bana onun estetik, koku ve tat duygusunun ne kadar geliştiğini öğretti.
3- Becerileri ne?
Yetenek kelimesini sevmem. Zira bende her zaman üstün olma gereği algısı yaratır. Ve bence bu bir kişi üstünde anlamsız bir tanımlamadan başka bir şey de değildir. Piyano çalmak bence bir tercihtir. Ya da resim yapmak veya benim gibi yazmak. Bu bir kişinin kendini ifade tarzından başka bir şey de değildir. Yetenek üst başlığının insanları başarı ve başarısızlık alt bilincinde yok saymamıza sebep olduğuna inanırım. Bu yüzden de becerileri gözlemlemek, yeteneklere takılı kalmaktan çok daha mühimdir. Evladınızla birçok şey yaptığınızda, seyahat ettiğinizde, zorlu durumlarda ya da günlük rutinlerde problemler olduğunda onun bu durumlara verdiği tepkiler ve önerilerde onun becerilerini keşfedebilirsiniz. Bazen benim için içinden çıkılmaz durumlarda kızım bana dönüp şunu söyler mesela: Sen elinden gelenin en iyisini yaptın mı anne? Evet. O halde sorun yok! Bu bana kızımın ne denli optimist düşünebildiğinin bir ispatıdır. Evladınızın becerilerini keşfetmek ciddi bir emek ister. Onunla zaman geçirip bir dolu şey yaşamayı, onun bir işi yaparkenki davranış ve düşünce biçimini gözlemlemeyi bu konuda birlikte sohbet etmeyi…. Beceri keşfi, işin en zor kısımlarından biridir. Zira birlikte işler yapmayı, hedefler belirlemeyi ve sonuçlara varmayı gerektirir. Bu sonuç bazen bir yemek yapmak bazen de bir tamir işi ya da birlikte bir çadır kurmak olabilir.
4- Onunla ilgili hayal kurmayın.
Çocuğum büyüyünce babası gibi doktor olacak ya da ben hep balerin olmak istemiştim diyen bir annenin çocuğunu sürükleye sürükleye derslere taşıdığına hiç şahit oldunuz mu? Oysa kendi hayallerimizin temsilcisi değil çocuklarımız ya da devamı… Onlar o’lar zaten. Biz ancak bu olma sürecinde onlara yol arkadaşıyız. Daha ötesi bir yanılgı, bastırılmış bir egodan daha öte değil. Bazen de farkında olmadan sadece toplumdaki meslek algıları yüzünden evlatlarımızın seçimlerine karşı duruyoruz. Küçükken tiyatrocu olmak istemiştim ama ailem para kazanamazsın demişti. Ben de vazgeçtim. Ama yaptığım işi hiç sevmiyorum tarzında cümleler duymuşsunuzdur. Sadece para kazanmak amaçlı ve kişinin kendini ortaya koyamadığı işler toplumda mesleksizlik sorunu yaratmıyor mu. Ne dersiniz?
5- Yeni meslekleri ve iş alanlarını araştırın.
Mesela Aktüerya diye bir bölüm var. Aktüerya, insanların, doğum, ölüm, hastalık, sakatlık, emeklilik gibi yaşamını; yangın, kaza, deprem, sel, hırsızlık gibi mal varlığını etkileyen rastgeleliğe bağlı, öngörülemeyen olaylarla ve bu olayların finansal etkileriyle ilgilenir. Bu konu sizce de gelecekte büyük önem arz etmeyecek mi? İş bulma imkanlarını incelerken sadece ülkemize bakmayın. Dünyadaki trendleri de inceleyin. Her yıl Dünya Çalışma Örgütü, DC Gardner bu konularda birçok rapor yayınlıyor. Gerekirse danışmanlık alın. Mesleki yatkınlık konusunda oldukça bilimsel uygulamalar yapan envanterler var. Onları da inceleyebilirsiniz. Hangi mesleklerde hangi becerilerin gerektiği konusunda size ipuçları da veriyorlar.
Şimdi soruyorum:
Çocuğunuza nasıl meslek seçebilirsiniz ?
Başak Tecer