Keşkeler sana iyikiler bana kalsın!.

48 yaşında bir kadın hayal edin. Mutsuzluktan gözünün feri kaçmış, omuzları başkalarının benliğine yaptığı saygısızlıklarla çökmüş, yaşadığının bile farkında olmayacak kadar yorgun. Ömrünü neden sorusunun yanıtına cevap veremediği bir hayata, bir eşe kendini mahkûm etmiş ve tüm bunları sorgulamayı çoktan unutmuş. Toplumun kendisini koyduğunu sandığı bir hapishanede yatmış. Öyle uzun süre yatmış ki; dışarıdaki hayata…