Takdir Etmek Bu Kadar Zor mu?
Kendinizi bazen takdir edilme ihtiyacı içerisinde bulduğunuz oluyor mu? Siz elinizden gelenin en iyisini yaptığınız ve harika işler çıkardığınız halde? İç referansı yüksek biri olarak, yani kendi iç tatminimi bir işi iyi yapmakta öncelik almama rağmen, zaman zaman bunun yeterli olmadığını görüyor ve hissediyorum. Zira her insan gibi benim de, başkaları tarafından da motive edilmeye ihtiyacım var. İşyerime bağlılığımı kaybetmemde takdir etme alışkanlığı olmayan ve sürekli hatalara odaklanan yöneticilerle çalışmış olmanın etkisini de göz ardı edemem. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz? Oysa hiçbir maliyeti olmayan ve çalışan üzerinde son derece olumlu etki yaratan bu eylemi maalesef birçok yönetici ihmal ediyor. Sanırım buradaki en büyük etkenlerden biri çocukluk öğretilerimiz. Ben kırkbeş yaşındayım ve çocuğunu takdir etmenin onu şımartacağı anlayışıyla yetiştirilmiş biriyim. Hatta üniversiteyi kazandığımda rahmetli babam, çığlıklarım karşısında bir sakin ol, herhalde kazanacaksın demişti. Bu söylemin moralimi ne denli bozduğunu tahmin edersiniz. Oysa babam bunu beni motive etmek için söylemişti. Benzer şeyler iş hayatında da olmuyor mu? Harika işler çıkarıp heyecanla yöneticinizin yanına gidip, bu iş oldu dediğinizde sen zaten yaparsın dendiği…
Peki sizce takdir etmeye ne engel oluyor?
Benim saptadığım birkaç maddeden bahsetmek istiyorum.
- Takdir etmenin öneminin farkında olmama: Yöneticiniz takdir etmenin kişide yaratacağı etkinin farkında olmayabilir. Bizi takdir eden mi vardı mantığıyla kendi başına gelen yanlış örnekleri doğru kabul ediyordur. Bu durumda bunu talep edin. Danışmanlık yaptığım bir projede şirketin genel müdürüne aynen şunu söyledim. Yaptığımız işlerden memnun olduğunuzu düşünüyorum. Doğru mu? Evet. Peki, o halde beni neden hiç takdir etmiyorsunuz? Ama siz danışmansınız. Bu zaten böyle olmalı değil mi diye sordu. Elbette, ama sizce böyle olmadığı durumlar da olabilir değil mi? Elbette. O halde beni projeyle ilgili heyecanımı kaybetmemem için takdir eder misiniz? Hem şaşırdı, hem de hoşuna gitti. Ve ardından çok şık bir cümleyle takdir etti. Bazen kişiler, bunun öneminin ve karşısında yaratacağı olumlu etkinin farkında olmadıkları için sizi takdir etmezler. Takdiri, talep edin.
- Nasıl takdir edeceğini bilmeme: Kendimce Facebook’ta bir deney yaptım. Hayatımda kritik rol oynayan otuz beş arkadaşıma takdir ve teşekkür içeren mesaj metni yazdım. Bir süre sonra da kendi takdir ihtiyacımdan bahsederek onlardan beni takdir etmelerini istedim. Bilin bakalım sonuç ne oldu? Toplam altı kişi… Bu, arkadaşlarımın beni takdir etmediği anlamına gelmiyordu. Sadece nasıl ifade edeceklerini bilemediler. İfade etme güçlüğü bence genel bir gelişim alanı. Siz ne dersiniz?
- Kendini kıyaslama yanılgısı: Yetenek Yönetimi konusunda bu blogta yazılmış en muhalefet yazılardan biri olan Ya yetenek değilseniz yazıma atıfta bulunarak kişinin diğerini takdir etme konusundaki en büyük engelinin kendisini başkalarıyla kıyaslamak gibi bir yanılgıya düşmesi olduğunu düşünüyorum. Yarış tadında yaşanan bir iş hayatı içerisinde o benden daha iyiyse, ben kötüyüm demektir çarpık eşleşmesinin olması sizce de normal değil mi? Oysa yaşam bir yarış değil, bir maratondur. Ve bence hepimiz eşsiz becerilerle donanımlı şekilde dünyaya gelmişiz. Kıyaslama mantığı sizde anlamsız bir kıskançlık duygusu yaratır ve maalesef kendinizi de takdir etmeyeceğinizin sinyali olabilir. Kendinizdeki cevherleri rahatça keşfedip, onları yaşama geçirdiğinizde başkalarını takdir etmenin de ne denli kolay olacağını göreceksiniz. Sizi temin ederim. Başkalarının başarısı sizi daha az başarılı yapmaz. Size sadece daha iyisi için bir yol haritası verir. Tabi siz isterseniz…
- Hatalara odaklanma alışkanlığı ve anlamsız mükemmeliyetçilik: Birlikte bir iş çıkardıktan sonra yöneticiniz iyi yaptığınız şeyleri gözardı ederek hatalara mı odaklanıyor? Eveeet dediğinizi duyar gibi oluyorum. Bu, yöneticinizin güçlü yönleri görme becerisinin henüz gelişmediği anlamına geliyor olabilir. Mükemmeliyetçi kişilerin kendilerini de takdir etmekte çok zorlandıkları ve sürekli bir iç eleştirmenle yaşadıklarını söylemek mümkün. İçten içe sürekli kendi hatalarına da odaklanan kişilerin başkalarını takdir etmesini beklemek ne kadar mümkün olur sizce? İşte tam da bu yüzden önce onları takdir ederek başlamanızı öneririm. Israrla şunu sorun ona. Peki neyi iyi yaptık?
Takdir etmek bence bir dünya görüşü, kazanılır bir alışkanlık ve bir beceri… Mutluluğa ve mutlu etmeye açılan kolay bir kapı. Bu kapıyı açmak ve girmek elimizde. Büyük usta Da Vinci’nin dediği gibi kimse sadece bir mermer değil ve maharet içindeki meleği ortaya çıkarmakta…
Yazar: Başak Tecer / Harvard Business Review Türkiye
Önerilen Eğitimler: Etkin geribildirim verme ve alma, iletişim ve ilişki yönetimi, duygusal zeka, sosyal zeka